Son günlerde sosyal medyada hızla yayılan bir olay, pek çok insanın dikkatini çekti. ABD’li bir profesör, Türkiye'de tutuklu bulunan Rümeysa Öztürk için açlık grevine girdi. Bu eylem, hem Rümeysa'nın durumu hem de adalet arayışına yönelik bir çağrı olarak öne çıkıyor. Rümeysa Öztürk, 2018 yılında, kendi sosyal medya sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdiği paylaşımlar sebebiyle suçlu bulunmuş ve hapis cezasına çarptırılmıştı. Öztürk'ün avukatları, müvekkillerinin siyasi nedenlerden dolayı hedef alındığını savunuyor. Bu olayın ardından ABD’deki akademik çevrelerden büyük bir tepki geldi.
Rümeysa Öztürk’ün hapsi, uluslararası insan hakları örgütlerinin de dikkatini çekmiş durumda. Öztürk’ün cezasıyla ilgili yapılan eleştiriler, Türkiye'nin insan hakları konusundaki sicilinin sorgulanmasına neden olmuştu. ABD’li profesör, sosyal medya üzerinde paylaştığı videoda, adalet talep ederek Öztürk'ün serbest bırakılmasını istedi. Prof. Dr. Ethan Keller, “Rümeysa sadece bir sosyal medya kullanıcısı olduğu için cezalandırıldığına inanıyoruz. Bu durumu değiştirmek için sesimizi yükseltmeliyiz” sözleriyle bu açlık grevine neden başladığını açıkladı. Kendi adına başlattığı grev, pek çok insanın desteğini kazandı ve birçok kişi #FreeRumeysa etiketiyle sosyal medyada paylaşımlar yapmaya başladı.
Amerika genelinde pek çok akademisyen, öğrenci ve aktivist, Rümeysa'nın serbest bırakılması için ortak bir duruş sergiliyor. Aslında bu durum, Türkiye'deki insan hakları ihlalleri konusunda daha geniş bir tartışmanın da kapısını aralamış durumda. Profesör Keller, “Öğrencilerimizi ifade özgürlüğü ve insan hakları konularında bilinçlendirmek, akademik dünyamızın temel taşlarından biridir. Rümeysa'nın durumu, bu bilinçlenmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.” dedi.
Akademik çevrelerden gelen desteklerin yanı sıra, sosyal medyada da açlık grevine destek veren birçok kişi mevcut. Facebook, Twitter ve Instagram gibi platformlarda yapılan paylaşımlarla Rümeysa’nın adı daha geniş kitlelere ulaşıyor. Destek mesajları, sadece ABD ile sınırlı kalmayıp, dünya genelinde birçok insan tarafından paylaşılmakta. Bu durum, Rümeysa’nın adının uluslararası arenada daha fazla duyulmasını sağlamaktadır.
Açlık grevi eylemi, sadece bireysel bir dayanışma eylemi değil, aynı zamanda örgütlü bir mücadele ve adalet arayışıdır. Herhangi bir bireyin haksız yere cezalandırılması, insanların insanlık değerleri adına bir araya gelmesine neden olmaktadır. Bu tür dayanışmalar, dünya genelinde ifade özgürlüğü mücadelesine örnek teşkil etmektedir ve Rümeysa’nın durumu, bu konudaki mücadelelerin ne denli önemli olduğunu gözler önüne sermekle kalmayıp, aynı zamanda başka ülkelerdeki benzer durumlar için de bir uyanış yaratmaktadır.
Sonuç olarak, ABD’li profesörün başlattığı bu açlık grevi, sadece Rümeysa Öztürk'ün özgürlüğü için değil, aynı zamanda tüm insanların ifade özgürlüğü hakkı için bir sembol yaratmıştır. Bu olay, insan hakları savunucuları, akademisyenler ve aktivistler arasındaki dayanışmayı güçlendirmekte ve tüm dünyanın dikkatini Türkiye’deki adalet ve insan hakları sorunlarına çekmektedir. Rümeysa'nın serbest bırakılması için yapılan kampanyalar, uluslararası toplumun dikkatini çekme potansiyeline sahip ve bu dayanışma eğiliminin güçlenerek devam etmesi beklenmektedir.